Felsefe Tarihi

32 cards   |   Total Attempts: 182
  

Cards In This Set

Front Back
Francis Bacon
  • Francis Bacon
  • Büyük Yenileniş: İki kısmını yazabildiği eseri, insanı doğaya hakim kılmak metodunun noksanlığını gidermek için yazmıştır.
  • Bilimin konusu: Güncel ve Gerçek olgular.
  • Her felsefenin hareket noktası tecrübe olmalıdır.
  • Tümevarım: Tecrübe ile başlanıp neden ve sonuçların keşfedildiği Bacon metodudur.
  • Denemeler: Politik ve ahlaki problemler üzerine. Diğer eseri Yeni Atlantis.
  • Hakikati keşif yolları: 1. (Bacon zamanında) Özel olgu ve duyumlardan hareket eder genel ilkelere yükselirken vasıta ilkeleri çıkarır. 2. (Bacon’dan önce) Özel olgu ve duyumlardan hiçbir dereceyi atlamadan genel önermelere geç ulaşır.
  • Saygınlığa Dair: Bilimleri sınıflandırmaya çabaladığı eser.
  • Hafızayla ilgili (tarih): Tabii, sivil, kutsal tarih
  • Hayalle ilgili (şiir): Dramatik, sembolik, hikayeci
  • Akılla ilgili (felsefe): Teoloji felsefesi, tabii felsefe, insani felsefe
  • Matematik tabii felsefeyi başlatır.
  • İnsan felsefesi: mantık, etik, toplum bilimi. Bacon bunu ahlaktan ayırdı.
  • Hatalardan korunmak için 4 puttan kurtulmak lazım: 1: Soy (insan ortak yanılgısı) 2: Mağra (birey yanılgısı) 3: Çarşı (iletişim yanılgısı) 4: Tiyatro idolleri (okuların teori yanılgıları)
  • Üç otorite felsefesi: hileci felsefe, tecrübeci felsefe, boş inançlı felsefe (pitagoras)
  • Özel merdiven: özel olgu à vasıta à genel ilke à ilimler (zihnin kanatlarına kurşun bağlamak)
  • Kendi tecrübelerimize güvenmeliyiz. Nedenleri bilirsek üretmek yeteneğine sahip oluruz.
  • Etkiledikleri: Hobbes, Hume, Condillac, Fransız ansiklopedisi ve Hume aracılığıyla Kant (zihin aynası)
Hobbes
Hobbes
  • Radikal natürist görüş temsilcisi: Dekarta karşıdır
  • Yeni çağın materyalizm, pozitivizm, kritisizminin habercisidir.
  • Felsefenin tek konusu cisimlerdir.
  • Cisimler ikiye ayrılır: 1-tabii – sunii cisimler, 2. Ahlaki-içtimai cisimler..
  • Filozofia naturalis (mantık, ontoloji, matematik, fizik) , filozofia civiles (ahlak, siyaset).. bunlar tecrübi ilimdir.
  • Tek bilgi müşahade ilmidir.
  • Bacon’ın takipçisidir. Onun sensualizmini materyalizme kadar abartır.
  • Dekartla beraber dedüktif akıl yürütmeye ilk rolünü verir.
  • Kartezyenist mekanizme sonuna kadar giderek düşüncenin bağımsızlığını kaldırır.
  • Eserleri: leviathan ve elemente filozofia (cisim, insan, yurttaş üzerine)
  • Ruh bazen beyin hayatı bazen sinir tözüdür. Ruh cisimdir. Hayvandan tek farkımız dilimizdir.
  • İyi ve kötü izafidir. Hoşa giden ve gitmeyendir. Ahlakta en yüksek hakim menfaattir. Mutlaklığı zihin uydurur.
  • Nominalisttir.
  • Duyum -> zevk -> arzu (irade hakim olan arzudur-à despotizm)
  • Eylem motifleri: zevk arama ve acıdan kaçma (egoizmin kılık değiştirmesi)
  • Her insan eşit haklara sahiptir, tek hak en kuvvetli olanındır.
  • İnsan insanın kurdudur* Kurtlar kurdu = Devlet = Leviathan
  • 3 Devlet şekli: Monarşi (en iyisi), Demokrasi, Aristokrasi
  • Sözleşmeye dayalı kuvvet nazariyesini savunur*
  • Egemen olan tek yasa koyucudur.
  • Dekartın maddi olmayan ruh anlayışını reddeder. Bu yüzden ateist sayılmıştır.
  • Galilei’nin ilkelerini bütün tecrübi bilgiler alanına ilk kez Hobbes uygulamıştır.
  • Spinoza, Leibniz, Pufendorfu etkiledi.
  • August Komt’a göre devrim felsefesinin gerçek atasıdır.
Descartes
Descartes
  • Yeni Çağ felsefesinin kurucusu ve babasıdır.
  • 17. yy felsefesi Dekartçılıktır.
  • Modern felsefenin gerçek kurucusudur.
  • Hakikati araştıranın sorması gereken sorulara cevap vermek mümkündür. Bu soruların cevapları bizzat kendimizdedir. Akıl bütün konuları aydınlatan başkalarından ödünç ışık almayan güneş gibidir.
  • Hakikat araştırmasına götüren yolu matematik gösterir.
  • Matematik açık seçik olmalıdır. Aristonunki gibi totoloji olmayıp yeniyi öğretmelidir.
  • Son öğeler bulunurda aritmetik objeler yeniden kurulursa açık seçik bilgiye ulaşılabilir.
  • Objenin son ve yalınç unsurları ve aralarındaki ilgi kavrandıysa bilgi açık seçiktir. Bunu sadece aritmetik sağlayabilir. Açık seçik bilgi doğru bilgidir.
  • Matematik fiziğin metodunu felsefe için kabul eder.
  • Anthitenes’in Tahlil ve Galilei’nin fizik metodunu hatırlatır: Tahlil (son öğeleri ve aralarındaki ilişkileri bulan çözümleme, Terkip (bu öğeleri aralarındaki ilişkiye göre tekrar birleştirme)*
  • Dekart felsefesinin hareket noktası açık ve seçik tasavvur ifadesidir. Sadece açık ve seçik tasavvurlar gerçek bilgiyi (gerçek varlığı) meydana getirir.
  • Açık: hazır ve görünür olan , Seçik: diğerlerinden ayırtedilen bilgi
  • Hakikati bulmak için metodik şüpheyle başlar.
  • Şüphe etmek bir çeşit düşünce durumudur. Düşünmenin varlığını biliyorum. Düşünüyorum öyleyse varım (Cogito ergo sum)*
  • Düşünüyorum öyleyse varım seçim bir önermedir çünkü bilinç ve bilinç dışı dünyayı birbirinden ayırır. Varım önermesi açıktır. Hem açıklık hem seçiklik var olduğundan bu önerme doğrudur. Bu önerme bu yüzden bütün ilimlerin kendisinden türetileceği bir kaynaktır.
  • Allah’ın varlığı için iki delil: 1. Yetersizliğimizden ötürü oluşturduğumuz sonsuzluk fikri 2. Farabinin temelini attığı Anselmus’un geliştirdiği ontolojik delil*
  • Tanrı kavramını ruhumuza bizzat Tanrı yerleştirdi.
  • Kendisinden daha ogun varlık tanıyan kendisinin yaratanı değildir. (kendimizi mükemmel yaratırdık)
  • Tanrı’nın ispatında hayatımızın süresi yeterlidir. Zaman bölümlerini sürekli birleştiren güç bize ait değildir.
  • En mükemmel Varlık, yoktur ifadesi birbiriyle çelişir. Dolayısıyla en mükemmel Varlık vardır.
  • Yanılmaz ölçü vahiydir.
  • Fikirleri tasnifi: bazı fikirler benimle doğar, bazıları dışarıdan gelir, bazılarını ben üretirim.
  • (İdee innee) Doğuştan getirilen fikirler: Tanrı, mantık ilkeleri, cevher ve neden, uzam (etendue) ve sayılar. Bunlar açık seçiktir. Diğer iki fikir sonradan oluşmadır ve bulanıktır.
  • Üç cevher (töz) vardır: Tanrı, ruh ve madde
  • Uzamsız cisim varolamaz. Boş mekan yoktur. Demokritos, Epicuros’un ve Gassendi’nin atom teorisi boşa çıkartmayı amaçlar. Evren akışkan maddeyle doludur.
  • Ruh – Beden ilişkisi: İkisi de sonlu cevherdir birbirine muhtaç değildir. Ruh madde olmadığından bölünmez, cisim bölünebilir (Dualite).
  • İlim insanları barış, içsel özgürlük ve mutluluğa eriştirmelidir.
  • Erdem mutluluğa giden yoldur: İradeyi bedene bırakmamaktır.
  • En yüksek duygu Allah’a karşı manevi aşktır.
  • Mutluluğun 3 vasıtası: Doğruyu açık olarak bilmek, doğruyu istemek, elimizde olmayan isteklerden vazgeçmek.
  • Dekartın feslefesi 3 temel düşünceye dayanır: 1. Ruh ile cisim arasında dualite , 2. Matematik metot, 3. Cogito ergo sum
  • Bu felsefenin en büyük düşmanı Cezvitler.
  • Dekart felsefesi = Kartezyenizm (17. Yy. felsefesi). Hobbes ve Gassendi bununla savaştı.
  • Kartezyenciler: Pascal, Malebranş, Spinoza, Leibniz
Malebranche
Malebranche
  • Psikolojiye ilgi duymuştur.
  • Bütün çabalarımız, Tanrı’da bulunabilen sonsuzluğa, en yüksek iyiye ve mutluluğa karşı bir aşktır.
  • Tabiî nedenler Tanrı’nın etkili olması için sıradan nedenlerdir. Kesin olarak bir tek neden vardır, o da Tanrı’dır. Malebranche, Tanrı’yı evrene değil, evreni Tanrı’ya yerleştiren bir düşünce geliştirmiştir.
SPİNOZA
Spinoza
  • Panteizmi tam bir sistem haline getiren filozoftur.
  • Descartes’in, Tanrı, ruh ve madde şeklinde kabul ettiği üç cevher, Spinoza’da tek cevhere dönüşmüştür. Bu da Tanrı’dır. Ruh ve madde cevher olmayıp Tanrı’nın sıfatlarıdır. Tanrı ve doğa aynı şeydir.
  • Evrende zorunlu bir determinizm hakimdir. Her attributum Tanrı’nın özünden zorunlulukla çıkar.
  • Ruh ile beden ilişkisi Descartes’teki gibi kozalaksı bezle değil, paralelizm vasıtasıyla vuku bulur.
LEIBNIZ
Leibniz
  • Filozof olmasının yanında bir doğa bilimci, matematikçi, tarihçi, filolog, hukukçu ve teologdur.
  • Matematiğin metodunu felsefede kullanmak ister.
  • Descartes’de olduğu gibi Leibniz’de de bilginin ölçüsü açıklık ve seçikliktir.
  • Bilgiyi dört basamağa ayırır. İlk basamağını duyu bilgisi teşkil eder. Duyu bilgisi noksan bir bilgidir. Duyu bilgisi bulanık ve açık olabiliyor, fakat asla seçik olamıyor. Düşünülen şeyin bütün özellikleri belirlenebilirse bu bilgi seçiktir. Böylece duyu bilgisinden akıl bilgisine geçilir. İnsan genelde bilginin bu basamağında kalır. Asıl bilgiye dördüncü basamakta ulaşılır. Bu basamaktaki bilgi upuygun bilgidir. Bir nesneyi meydana getiren ögeler seçik olarak kavranmışsa, yani çözümleme sonuna kadar götürülmüş ise bilgi upuygun olur.
  • Leibniz’e göre bir takım önermeler en yüksek ve en son önermelerdir. Diğer önermeler bunlardan üretilirler. Bu en son önermeler kanıtlanamazlar. Bu önermeler ilk doğrulardır.
  • Aklın doğruları zorunludurlar olgunun doğruları ise rastlantılıdır. Olgunun doğruları yeter sebep ilkesine dayanır. Aklın doğruları ise çelişmezlik ilkesine dayanır.
  • Leibniz felsefesinde cevherler tam bağımsızlığa erişir ve tam etkindir. Cismin özü kuvvettir. Cevherler maddî olmayan kuvvettirler. Cisim olmadıkları için yer kaplamazlar. Yaratılmış tözler Tanrı’ya bağlıdırlar.
  • Leibniz, cevherini monad diye isimlendirir. Ruhi birlik anlamını taşır. Her monad tektir. Monad tüm evreni algılar, fakat bu algılama sonsuz derecede sınırlı kalır.
  • Monadlar evreni algılayış biçimlerine göre sıralanırlar. Monadların en altında sadece algılayan monadlar yer alır; en üstte ise saf düşünme etkinliğinde bulunan monad yer alır. En alttaki monadlar pasif maddedir, en üstteki monad ise monadlar monadı olan Tanrı’dır, bir tanedir. Tanrı’nın altındaki monadların sayısı ise sonsuzdur.
  • Monad anlayışını Atom teorisinden ayıran, ayırt edilemeyenin özdeşliği ilkesidir. Monadların düşünceleri aynı açıklık ve seçiklik derecesinde olsaydı ayırt edilemezlerdi.
  • Her monad kendi içinde yaşar, fakat her monad aynı şeyi yaşar. Monadlar arasındaki bağlılık Leibniz’e göre, ezelî ahenkten gelmektedir. Ruh ile beden arasındaki etkileşim de birbirine paralel çalışan iki çalar saat gibi, ezeli bir ahenkten kaynaklanır.
  • Akılla Tanrı’yı kavramayı bilginin görevi sayan Leibniz, akılla imanı felsefe ile teolojiyi birbirinden ayırmak isteyenlerle şiddetle savaşır.
  • Asıl din olan akıl dini, inançları akıl ile temellendirilebilen dindir; pozitif din ise realitede bulduğumuz dindir, tarihî dinlerdir. Akıl dinin esasları akıldan türetilebilir, mesela, Tanrı’nın varlığı aklın doğrusudur, bunun için de zorunludur karşıtını düşünmek insanı çelişkiye düşürür. Pozitif dinlerin doğmaları ise olgunun doğrularıdır, bu nedenle sallantılıdır.
  • Théodicée eserinde Tanrı’nın varlığıyla evrendeki kötülüklerin bağdaşıp bağdaşmayacağını inceler. Tanrı’nın iyiliği, bilgeliği ve gücü ile onun eseri olan dünyanın noksan, bozuk yapısı arasındaki çelişmeyi gidermeye çalışır.
  • Bu dünya iyi bir dünya değil, yalnız olabilir olanlar arasında en iyisidir.
  • Leibniz, sadece felsefe alanında değil, edebiyatta romantikleri de etkilemiştir. Özellikle akıl ile imanı uzlaştırma konusundaki çabaları daha geniş alana etki yaparak Alman aydınlanmasının atası olmuştur.
18.YY AYDINLANMA FELSEFESİ
  • Aydınlanma, Kant’a göre, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır.
  • Aydınlanma felsefesi, ilerleme idesi ile, gelenek ve otoriteye güvensizlikle, aklın sınırları içindeki iman ile, bizzat kendi başına düşünmeye ve yargılama davet ile belirlenmiş 18. asrın felsefî hareketidir.
  • Akla karşı beslediği güven yüzünden aydınlanma düşüncesi geleneklerin köleliğinden kurtulacağına, kaderini kendisi kendi eliyle düzenleyeceğine, insanın özgürlük ve mutluluğunun boyuna artacağına inanır; bu güvenle tarihin oluşturduğu bütün kurumları aklın eleştirmesinden geçirir; toplumu, devleti, dini ve eğitimi aklın ilkelerine göre yeni baştan düzenlemeye girişir.
  • 18.yüzyıl aydınlanması bütün Avrupa’ya yayılmış bir düşünce akımıdır. Aydınlanma İngiltere’de daha çok deneycidir, Fransa’da daha çok rasyonalisttir. Almanya’da daha çok mistik-rasyonalisttir.
  • Aydınlanma çağının yönetici idesi akıl idealıdır. Akla duyulan bu aşırı inanç Kant’ın felsefesiyle çok sarsılacaktır. 19.yüzyılda hakimiyetini büsbütün yitiren aydınlanmanın karşısına romantizm çıkacaktır.
JOHN LOCKE
JOHN LOCKE
  • 18.yüzyılın aydınlanmasının gerçek kurucusu sayılmıştır.
  • Locke, idelerin ve doğuştan getirilen hakikatlerin kartezyen teorisini reddetmiştir.
  • Bütün bilgilerimiz tecrübeden türemektedir. Başlangıçta ruh tabula rasa’dır. İdeleri dış deney (duyum) ve iç deney (düşünme) vasıtasıyla elde eder.
  • Locke’a göre iki türlü fikir vardır: Basit fikirler, bileşik fikirler. Basit fikirler bilgilerimizin ilk maddesi gibidirler. Duyum ve düşünme ile gelirler. Basit fikirlerin oluşumunda pasif olan ruh, karmaşık fikirlerin oluşumunda aktiftir. Birincileri alır, ikincileri meydana getirir.
  • Gerek dış, gerek iç tecrübenin bize verdiğinden başka bir şeyi bilmek imkansızdır ve felsefenin cevher, mahiyet, eşyanın öz yapılışına ait müteal meselelerden olduğu gibi, müşahede, induksion ve tecrübeden başka her metottan vazgeçmesi zarurîdir.
  • Descartes’in rasyonalizmini kabul etmezken kendi kurduğu ampirizmin metoduyla Allah’ın varlığını kanıtlamaya çalışır.
  • Filozofa göre “birey özgür olmalıdır; akıl hayatın kılavuzu yapılmalıdır; kültürün her alanında-bilimde, dinde, devlet ve eğitimde-gelenek ve otoritenin her türlüsünden kurtulmalıdır. Onun devlet felsefesi siyasi liberalizmi hazırlamıştır. Hobbes düşüncesine karşı çıkmıştır.
  • Hıristiyanlığın akla uygun olduğunu göstermeye çalışan eseri “doğal dine” yol açmıştır.
  • Eğitim üzerindeki düşünceleri rationel-doğal olan bir eğitim çığırını açmıştır.
  • Locke’un fikirleri pek çok düşünce okulu için çıkış noktası olacaktır. Etkisi de çağının ve ülkesinin dışına çıkacaktır
DAVID HUME
DAVID HUME
  • Mutlak fenomenizm ortaya koyan Hume, cevher ve sebep fikirlerinin hayalî fikirler olduğunu yerleştirmeye çalışmıştır.
  • Hume’ün düşüncesinde felsefe ve metafizikten vazgeçmek değil; bu ilimleri tecrübenin sağlam sahası üzerinde kurmak gereklidir.
  • Hume’a göre bütün idraklerimiz iki sınıfa ayrılır: Fikir veya düşünceler ve izlenimler. Düşünmenin yapıcı gücü, duyumlarla edindiğimiz malzemeleri birleştirmek, değiştirmek, genişletmek ya da daraltabilmektir.
  • Hume’e göre töz yoktur, çünkü “töz” idesine karşılık olan bir izlenim yoktur.
  • Nedenselliği tenkit etmiş, benzer nedenlerden benzer sonuçların beklenmesini alışkanlığın gücüne bağlamıştır.
  • Felsefede ılımlı kuşkuculuğu benimsemiştir.
  • Dinin imana değil akla dayandığını vurgular.
  • Kendiliğinden değerli ve değersiz hiçbir şey yoktur; her şey insanî duygu ve ihtirasları yapısına bağlıdır. İnsan faaliyetlerinin tümünün gayesi mutluluktur.
  • Ahlâkî yükümlülük bir sevap işleme sorunu değil, bir borçtur.
CHRISTIAN WOLFF
CHRISTIAN WOLFF
  • Felsefeyi, özellikle açık kavramlar ve temelli kanıtlarla kesin ve faydalı bir ilim haline getirmek gerekir. Felsefenin konusu düşünülebilen ve mümkün olan her şeydir.
  • Wolff bütün otorite zihniyetine karşı felsefeyi akla dayandırıyor, mantıksal yöntemle düşünceyi gerçekleştirmiştir.
  • Vahiy ile akıl bütünüyle uzlaşabilir. İnsanın akıl ile hiçbir zaman ulaşılamayacak olan vahiy doğruları vardır; bunlar akıl üstüdürler.
EMMANUEL KANT
EMMANUEL KANT
  • Felsefî seyri kritik öncesi ve kritik dönemi diye ikiye ayrılır.
  • Kritik öncesi dönemde Kant Leibniz-Wolff felsefesi çerçevesinde düşünmektedir. Kritik döneminde ise 18.yüzyıl rasyonalizminin belini kırmıştır.
  • Kant, aklın gördüğü işi inceleyip eleştiren metoda transcendental metod adını verir. Transcendental bilgi mümkün bilginin sınırlarını aşan; transcendental bilgi ise, bu sınırları aşmayıp araştıran bilgidir.
  • Kant’ın düşüncesindeki yenilik salt kavramını genişletmesi ile başlar. Rasyonalistlerin a priori ya da doğuştan dedikleri kavram bilgileri, ilkeler hep salt ögelerdir. Kant için duyu bilgisinin salt ögeleri zaman ve mekandır.
  • Kant’ı ilgilendiren bilgi, deney ile hiçbir şekilde karışmamış olan kesin a priori bilgidir. A posteriori bilgi deneyle elde edilen bilgilerdir. Bunlar sallantılıdırlar.
  • Aklın sınırlı olduğunu, her alanı bilemeyeceğini net ve tutarlı bir şekilde ifade etmeyiştir. Bunun için önce yargıları analitik ve sentetik olarak tasnif etmiştir. Kant’ın üzerinde durduğu yargılar a priori sentetik yargılardır. Sentetik a priori yargıda hem bilgimizi genişleten (sentetik yön), hem de zorunlu ve tümel geçer olan (a priori yön) bir bilgi olacaktır.
  • Kant doğuştan getirilen kategorileri ortaya koymuştur. Deneyler ancak bu salt kavramlarla bir düzen kazanıp bir bilgi olurlar. Kategoriler deneye form bakımından bir çerçeve sağlarlar.
  • Daha sonra deney dışına çıktığı zaman aklın düştüğü çatışkıları açıklamıştır. Deneyin üstüne yükselmeye kalkan düşünce, zorunlu olarak çekişmelere düşer, Kant’ın deyimi ile antinomilerle karşılaşır.
  • Âlemi numen ve fenomen olarak ikiye ayıran düşünür, “kendinde şeyin” numen âleminde olduğunu, bu âleme de bilginin ulaşamayacağını ifade etmiştir.
  • Akıl insanı fenomenler dünyasının üstüne yükseltip, ona bir değer, bir onur kazandırır, ona başka bir dünyadan gelen sesi işittirir; bu ses de ahlâk konusudur, “kategorik imperatiftir.” Saf aklın, numen âleminden aldığı kategorik emperatifle ahlâkını temellendirmiştir.
  • Kant’ın ahlâk felsefesi, hukuk, devlet ve tarih anlayışlarına temel olmuştur.
  • Yargı Gücünün Eleştirisi isimli eserinde âlemin estetik ve telelojik yapısını açıklamıştır. Onun için gerçek güzelin de a priorisi vardır.
  • Kant metafiziği reddetmemiş, metafiziği sahte metafizikçiden kurtarmak için çalışmıştır.
  • Kant aydınlanmanın ilahlaşan aklını eleştirmiştir. Aydınlanmanın başta gelen din anlayışı akıl dinidir, doğal dindir. Akıl dini, akılla bulunmuş olan, ilke esaslarını aklın yaptığı ve benimsediği din demektir.
  • Kant, ontolojik ve kozmolojik delilleri eleştirir. Allah’ın varlığına ulaşmayı ahlâk delili ile ispata çalışır.
  • Kant felsefesi, kendisinden sonraki pek çok düşünceye tesir etmiştir. Alman idealizminin çıkış noktası Kant felsefesidir; 20.yüzyılın ilk çeyreğinde önemli bir felsefe çığırı olarak ortaya çıkan Yeni Kantçılığın da kaynağı Kant felsefesidir.
19. YY FELSEFESİ
  • Kant sonrası felsefe, büyük ölçüde onun fikirlerinin kabulü, değiştirilmesi, yenilenmesi veya onun fikirleriyle mücadele zemininde gelişmiştir.
  • Kant’ın ahlak ve özgürlük alemine yaptığı vurgudan hareket eden Alman İdealizmi “yaratıcı ben, özgürlük ve tarih”e vurgu yapar.
  • Kant’ın, bilginin sadece fenomen aleminde mümkün olduğu ve bunun dışına çıkan metafiziğin mümkün olmadığını öne sürüşü, Pozitivizm ve Materyalizm’e zemin hazırlar.
  • Kant’ı reddeden, onun ve Aydınlanma’nın rasyonel ruhuna karşı çıkan düşünürler de sosyal ve politik koşulların da etkisiyle Romantik akımın, Yaşam Felsefesi’nin ortaya çıkmasını sağlarlar.
  • Alman İdealizmi :Fichte, Schelling ve Hegel’in temsil ettiği Alman İdealizmi, Kant’ın fikirlerini tamamlamayı ve onun koyduğu sınırları aşmayı hedefler. Bu amaç doğrultusunda özne-nesne, zihin-doğa, birlik-çokluk gibi karşıtlıkları, spekülatif gerçekliğin mantığı olan diyalektik vasıtasıyla “mutlak” olan tek bir nedene bağlamaya çalışmışlardır.
FICHTE
FICHTE
  • Hangi felsefeyi seçtiğimiz, nasıl bir insan olduğumuza bağlıdır.(Fichte)
  • Bağımsızlık ve eyleme geçme dürtüsü idealizme; pasiflik ve belirlenim dogmatizme götürür.
  • Ahlaksal idealizmin seçilmesi: Süjeden yola çıkılarak yapılan felsefe-> İdealizm
  • Bilim öğretisinin temeli: Eyleyen Ben ya da Bilinç
  • Eylemde bulunuyorum; o halde varım.
  • Diyalektik metot – Üç adımlı hareketle oluşan bilgi (Bilme örneği)
  • Ben (tez) / Ben olmayan (antitez) / Ben ve Ben-olmayan (sentez)
  • Ben, doğayı karşısına koyup özgür olduğunu kavrar. Ben’in amacı özgür olan özünü gerçekleştirmektir. Birey eylemekle ahlaki iyiyi gerçekleştirebilir.
  • Ahlaki buyruk: Vicdanına göre eyle!
  • Doğal itkilerden erdemler uğruna uzaklaşmakla, ödevini ödev olduğu için yapmakla kişi esas itibariyle özgür olur. Hemcinslerinin hak ve özgürlükleri için kendi haz ve özgürlüklerini özgürce sınırlamak.
  • Ahlaki hayat, devlet ve hukuk sistemi içinde gerçekleşir. Devlet, ahlaki gelişimi kolaylaştırıp hızlandırmak için vardır.
  • Fichte sisteminde nihai gerçeklik: Sonsuz Benlik ya da Mutlak İrade.Sonlu iradeler kendilerini gerçekleştirince mutlak irade kendini gerçekleştirmiş olur. Dünyada anlamlı olan yegane şey: mutlak benliğin ifadesi olarak sonlu benliklerin ahlaki faaliyetleridir.
  • İlerlemeci Tarih felsefesi: Tarih, beş aşamada tam bir rasyonaliteye ulaşır. Tarih de diyalektik bir ilerleyiş içindedir.
SCHELLING
SCHELLİNG
  • Schelling'e göre;
  • Doğa tinin ürünü değil; tin, doğanın ürünüdür.
  • Tini ve hayatı, doğayı esas alırsak anlayabiliriz.
  • Doğa canlı bir organizma; içinde her şeyin uyum ve dengeye eriştiği bir organizasyondur.
  • Bilinçten yoksun olan tin, doğadaki varlıkları yaratır. Nihayetinde insanda kendisini bulur.
  • Doğa, doğa ürünleri, onu okumasını bilenin, yani filozofun önünde açık olarak duran bir dildir.
  • Ben’in en yüksek basamağı etik değil; estetiktir.
  • Tarih, Tanrı’nın varlığı için en canlı kanıttır.
HEGEL
HEGEL
  • Hegel, modern düşünceyi en çok etkileyen filozoflardandır.
  • Sistemi, felsefe tarihinin son büyük sistemidir.
  • Kurduğu sistemde:
    • Diyalektik yöntem, her alana uygulanır.
    • Gerçeğe, deneye hiç başvurmadan ulaşılabilir.
  • Felsefenin görevi, varlıklara aşkın olmayan Mutlak’ın kendini gerçekleştirme ve tanıma sürecini inşa etmektir. Bu süreç üç evrede gerçekleşir:
    • Mutlak’ın ‘kendisini’ araştıran mantık
    • Mutlak’ın ‘kendisi için’ olanı araştıran doğa felsefesi
    • Mutlak’ın kendinden olanı araştıran tin felsefesi